7 Şubat 2025

Hekimhan Haber: Güncel ve Tarafsız Son Dakika Haberler

Güvenilir Ekonomi, Spor, Teknoloji ve Magazin Haberleriyle Hekimhan’dan Dünyaya Açılan Pencereniz!

Komutanlar beş teğmenle ‘eşdeğer sorumlu’ sayılmış

Kara Harp Okulu’nun mezuniyet töreninde ant içip kılıç çatan ve “Mustafa Kemal’in askerleriyiz” diye bağıran beş teğmen TSK’dan ihraç edildi. Bu vicdansız karar yetmedi. Görevlerine iki hafta önce atanan Alay Komutan Vekili Albay Mustafa Alper ...

Kara Harp Okulu’nun mezuniyet töreninde ant içip kılıç çatan ve “Mustafa Kemal’in askerleriyiz” diye bağıran beş teğmen TSK’dan ihraç edildi.

Bu vicdansız karar yetmedi.

Görevlerine iki hafta önce atanan Alay Komutan Vekili Albay Mustafa Alper Topsakal ve Tabur Komutanı Yarbay Halit Türkoğlu ile Bölük Komutanı Binbaşı Mustafa Ertürk, teğmenlerle ‘eşdeğer’ suçlu sayıldı.

‘Ant okunmayacak’ dediği halde

Milli Savunma Bakanlığı Yüksek Disiplin Kurulu’nun gerekçeli kararına göre mezuniyet töreni hazırlığı 12 Ağustos 2024’te başlıyor.

İlk prova 13 Ağustos’ta yapılıyor.

Dönem birincisi Teğmen Ebru Eroğlu, eski andı okumak ve ölen arkadaşını anmak için konuşmasına birkaç kelime ekleme talebini Binbaşı Ertürk’e iletiyor.

Ertürk, talebi Yarbay Türkoğlu’na aktarıyor.

Mevzuatı inceleyen Türkoğlu, stattaki provada mikrofonla andın okunmayacağını emrediyor.

Türkoğlu, ifadesinde şunları söylüyor:

“Benim emrim, törende okumamaları, törenden sonra isterlerse okuyabilecekleri nitelikte değildir. Tören sonrasında okumalarına yönelik talep gelseydi ona da hayır cevabını verirdim.”

Albay Topsakal ise şöyle konuşuyor:

“Teğmenlerin talebi, törende andı okumalarına yönelikti. Emir verildi, ant okunmadı. Böyle birşey yapacaklarından şüphelensem izin vermezdim.”

‘Siyasi eyleme girmeyecek kutlama’

Ancak törenden bir gün önce, 29 Ağustos’ta okuldaki mezuniyet eğlencesinde bir grup teğmen toplanıyor. Devre ikincisi eski andı okuyor.

Eroğlu, “Ben okumalıydım” diyerek, rahatsızlığını alay kıdemlisi Teğmen Talip İzzet Akarsu’ya başvuruyor.

Akarsu, teğmene hak verip andı törenden sonra okuyabileceğini söylüyor.

Akarsu, planını üç teğmene açıyor.

30 Ağustos’ta saat 00.37’de WhatsApp grubunda şu mesajı paylaşıyor:

“Tören Yönetmeliği gereği yapamadığımız, siyasi eyleme veya yanlış anlaşılmaya girmeyecek bazı kutlamaları yapmak, geleneksel kılıç kaldırmamızı gerçekleştirmek, daha da önemlisi yiğit kardeşimizi, şehidimizi anmak için herkesi tören bitiminde stadyumun ortasına bekliyorum.”

30 Ağustos’ta resmi tören bitince Teğmen Eroğlu, arkadaşlarını topladı.

Kılıçlar çatıldı ve ant içildi.

Kara Kuvvetleri Komutanlığı Yüksek Disiplin Kurulu, teğmenlere hizmete engel davranışta bulunmak iddiasıyla en ağır yaptırım olan TSK’dan ayırma cezası verdi.

‘Duyum aldılar, önlem almadılar’

Teğmenlerin üç komutanı da Milli Savunma Bakanlığı Yüksek Disiplin Kurulu kararıyla aynı gün ihraç edildi.

Karardan:

“Görevlerine yeni katılan Topsakal ve Türkoğlu’nun uzun zamana yayılı oluşmuş bir disiplinsizlik ortamının hasılasını topladıkları söylenebilir ise de bir komutanın disiplinsizlikten şüphelendiğinde gerekli ve makul önlemleri almasıyla ya da konuyu yetkili makamlara havale etmesiyle bu sorumluluktan kurtulmuş olacağı…”

Üç komutana yönelik iddialar şöyle sıralanıyor:

Albay Topsakal.

-Törende veya sonrasında böylesi bir teşebbüsün olabileceğine dair duyum alıp konunun önemini kavrayamamak ve önlem almamak.

-Tören sonrasındaki faaliyetlere ilişkin gerekli planlama, takip ve kontrolü yapmamak.

-Bu safhayı Türkoğlu’nun inisiyatifine bırakmak.

-Okul komutanına rapor etmemek.

-Okul komutanı ve rektörün böylesi bir niyetten haberdar olup tedbir alabilmesinin önüne geçmek.

-Disiplinsizliği önleme, bastırma veya konuyu yetkili makamlara sunma görevini yerine getirmemek.

Yarbay Türkoğlu.

-Andın okunmayacağına ilişkin emir vermek dışında emrin icrası ve başarılmasına yönelik gerekli tedbirleri almamak.

-Böylesi bir disiplinsizliğin olabileceğine dair duyumlar alıp konunun önemini kavrayamamak ve önlem almamak.

-Tören sonrası faaliyetlerde tüm hususları plansız ve emirsiz şekilde ortada bırakmak.

-Harbiyeliyi en iyi tanıyan ve en yakın amirleri olan takım komutanlarının mezunların sevk ve idaresine yönelik görevlendirmelerini kesin bir emre bağlamayarak, zafiyete sebep olmak.

Yarbay Ertürk.

-Teğmen Ebru Eroğlu tarafından kendisine iletilen ant okuma talebini tabur komutanına rapor ettiği halde iki kez ısrarlı talepte bulunan bu Harbiyelinin faaliyetlerine yakınen nezaret etmemek.

-Teğmen Eroğlu tarafından yapılan ikinci ant okuma talebini tabur komutanına iletmemek.

-Teğmen Eroğlu’nun disiplinsizliğe önayak olmasının engellenmesi yönünde fikri ya da eylemsel takipte bulunmamak.

-Tören sonrası Harbiyelilerin eylemlerine engel olmamak.

Kararda, üç komutan için şöyle deniliyor:

“Astlarının disiplinsizlik işlemek niyetini bildiği ancak bu disiplinsizlikleri önlemek için gerekli ve makul önlemleri almadığı, görevin gerektirdiği sorumluluğu üstlenmekten imtina ettiği, astlarının ve emri altındakilerin denetim, kontrol ve gözetiminde ihmal gösterdiği, astlarının devletin ve TSK’nın itibarına zarar veren tutum ve davranışları ile ağır disiplinsizliklerinden bireysel ve eşdeğer derecede sorumlu olması nedeniyle eylemlerinin bir bütün halinde hizmete engel davranışta bulunmak ve disiplinsizliğine vücut verdiğinden…”

Üç komutan TSK Disiplin Kanunu’nun 20. maddesinin 1-c bendinde yer alan hizmete engel davranışta bulunmak iddiasıyla TSK’dan ihraç edildi.

Eski bakanın hastanesi, kayyum gelmese satılacaktı

Yenidoğan Çetesi’nin iki numarası İlker Gönen, tutuklu olduğu cezaevinde bileklerini keserek intihar etti.

Bu intihar Bakırköy 22. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki yargılamayı yeniden hatırlattı.

MASAK raporu doğrultusunda 27 Kasım 2024’te 23 sanıkla 3 şirketin malvarlıklarına el konmuş, 13 hastane ve 3 şirkete kayyum atanmıştı.

O hastanelerden biri eski Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu’nun ortağı olduğu, Akabe Sağlık Tesisleri Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi’ne ait Özel Avcılar Hospital’di.

Müezzinoğlu, skandal patladığında “Vicdanım rahat” diyerek, şöyle konuşmuştu:

“Kamuoyuna yansıyan dışında bilgim yok. Çalışma arkadaşlarım işlerini iyi yapan kişilerdir. Vicdani anlamda rahatım.”

Duruşmaya üç gün kala

Ancak Müezzinoğlu ve ortaklarının, hastane binasını ve bütün ekipmanları satmak için kayyum atanmadan hemen önce harekete geçtiğini öğrendim.

Ticaret Sicil Gazetesi’nde yayınlanan ilana göre şirket, Yenidoğan Davası’nın ilk duruşmasına üç gün kala, 15 Kasım 2024’de toplanarak, 17 Aralık’ta olağanüstü genel yapmak üzere karar aldı.

İlanda yer verilen gündemin üçüncü maddesinde, “ruhsatı iptal edilen Özel Avcılar Hospital binasının satılması, kiralanması ya da yeniden hastane olarak faaliyete geçmesinin müzakere edilmesi” var.

İlanda şunlar yazıyor:

“Hastane olarak kullanılan taşınmazın SPK lisanslı değerleme şirketi tarafından belirlenen bedel üzerinden satılması, bir bütün olarak ya da parça parça kiralanması veya yeniden hastane olarak faaliyete geçmesinin müzakere edilmesi ve karara bağlanması için yönetim kuruluna geniş anlamda yetki verilmesi.”

Beşinci maddede, bütün taşınmazlar ve ekipmanların satılması, kiralanması ya da gelir getirici amaçla kullanılması için müzakere kararı alındı.

Karar şöyle:

“Şirketin sahip olduğu fikri ve sınai haklar ve sair hakların satılması ile araç-gereç, tıbbi cihaz, ekipman, mobilya, tıbbi malzeme ve ilaç vb. tüm menkul malların bir bütün veyahut parça parça satılması, kiralanması, başka gelir getirici amaçla kullanılması hususunda yönetim kuruluna geniş anlamda yetki verilmesi.”

Yedinci maddede “yönetim kuruluna ortaklardan, gerçek veya tüzel kişilerden ya da bankalardan ihtiyaç oranında 100.000.000 TL’ye kadar borç ya da kredi alınması konusunun müzakere edilerek yetki verilmesi” de kabul edildi.

İlan 26 Kasım 2024’te Ticaret Sicil Gazetesi’nde yayınlandı.

Bir gün sonra aralarında Özel Avcılar Hospital’in de olduğu 13 hastaneye kayyum atandı.

Müezzinoğlu: Borçları ödemek için

Dün bu ilanı sormak için Müezzinoğlu’nu aradım.

Müezzinoğlu, şirketin dörtte bir sahibi olduğunu söylüyor. Ruhsat iptal edildikten sonra 500’e yakın çalışanın işlerine son verildiğini, onların alacakları dahil olmak üzere borçları ödemek için olağanüstü genel kurul kararı aldıklarını anlatan Müezzinoğlu, şöyle diyor:

“Alacaklılar var. Önceliğimiz borçlu kalmamak. Ruhsatımız iptal edildiğine, bundan sonra sağlık hizmeti yapmayacağımıza göre bu malları değerlendirmeyi genel kurul gündeme aldı.”

O aşamada kayyum atandığını belirten Müezzinoğlu, şöyle devam ediyor:

“Kayyum şimdi bir yol haritası belirleyecek. O yol haritasına göre bekliyoruz. Alacaklılarımız da bizi bekliyor.”

Müezzinoğlu, “Kayyum atanmadan önce malları elden çıkarmak mı istediniz?” şeklindeki soruma “Kayyumun geleceğini bilmem ki. Borcum, harcım, taahhütlerim var” diye yanıt veriyor.

Adana’daki deprem kayıpları yüzde 65 nasıl arttı?

Dün 6 Şubat’ın yıldönümüydü.

Depremin vurduğu 11 şehirde anma etkinlikleri vardı.

Adana Valisi Yavuz Selim Köşger, yayınladığı mesajda şöyle dedi:

“Yaşanan felakette Adanamızda maalesef 13 bina yıkıldı, 687 vatandaşımız Hakkın rahmetine kavuştu.”

Köşger, geçen yılki mesajında ise şunları yazmıştı:

“Deprem neticesinde ilimizde 13 binamız yıkılmış, 3.297 binamız ağır hasar alarak kullanılamaz hale gelmiştir. İlimizde 418 vatandaşımız Hakkın rahmetine kavuşmuştur.”

Adana, aynı Adana.

Vali, aynı vali.

Fakat birer yıl arayla ölü sayısı değişiyor.

2024’te 418 olarak açıklanan sayı bu yıl 687’ye çıkıyor.

Ne oldu da yüzde 65 oranında arttı?

Son bir yıl içerisinde, Adana’da depremde hayatını kaybettiği anlaşılan yeni isimlere ve cesetlere mi ulaşıldı?

Köşger’den yanıt bekliyorum.