Renklerimiz Farklı Olsa da Kanımız Bir!

1953’ün Temmuz ayında Galatasaray, takım olarak ilk defa bir Avrupa turnesine çıktı. Önceki yaz Milli Takım’ın olimpiyat kadrosunda yer bulan kulüp takımınıysa İstanbul Ligi’nde tek başına Galatasaray ve Modaspor’un hemen altına taşıyan Altan Dinçer için bir sonraki adımı atma vakti gelmişti.

Vefa’nın köklü bir basketbol kültürü vardı ama idareciler semt takımı karakterini bozacak transferlere sıcak bakmıyorlardı.

Altan’ın aklında Galatasaray’a geçip Milli Takım’ da kurduğu dostlukları tüm seneye yaymak vardı.  Buna karşılık Yenilmez Armada’ın cüsseli bir pivota duyduğu ihtiyaç da hiç olmadığı kadar şiddetliydi.  Türkiye’de Galatasaray’ın pota altındaki derin boşluğu doldurabilecek tek oyuncu vardı ve şanslıydılar ki, kendisi dönüş yolunda sarı kırmızılı eşofmanlarıyla hemen yanlarında oturuyordu. Kafile Türkiye’ye vardığında Galatasaray’lı oyuncuların buluştuğu 0302 model Mercedes, Türk basketbolunun kırılma anlarından birinin adresi olacaktı. Otobüs Hasnun Galip’e yaklaşırken Turgut Atakol’da aralarına katıldı. Altan’ın yanındaki koltuğa oturdu ve herkesin merak ettiği soruyu sordu. ‘Önümüzdeki sezon ne yapacaksın?’’ Atakol’a büyük bir saygı duyan Altan, ‘Ağabey, sen ne emredersen onu yapacağım.’’ diye karşılık verdi. 

‘’Peki o zaman, seni Fenerbahçe’ye gönderiyorum.’’ 

Yalçın Granit’in, Turgut ATAKOL’a neden böyle bir şey yaptığını sorduğunda alacağı yanıt şöyle olacaktı:

‘’Türkiye’de basketbolu büyütmek istiyorsak Fenerbahçe’nin ortaya çıkmasından başka çaremiz yoktu.’’ (Adanmak, Bir Hayalin Peşinde YALÇIN GRANİT ve Türk Basketbolunun Hikâyesi)

Turgut ATAKOL’un ezeli rekabet adına attığı bu adım, yıllar sonra parkeden yeşil sahalara taşınır. Taraflar aynı, sporcular farklı, ruh ise aynı ruh.  Galatasaray’ın efsane futbolcusu Taçsız Kral lakabıyla anılan Metin OKTAY 1968-1969 sezonunda yapacağı jübile maçını Fenerbahçe’ye karşı yapmak ister. Fenerbahçe yöneticisi Eşref AYDIN’ın tek bir şartı olur:  ‘Fenerbahçe kulübü ve taraftarı her zaman sana hayrandı. 10 dakikalığına da olsa Fenerbahçe forması giyer misin?’ Oktay’ın yanıtıysa ‘Şeref duyarım.’ olur. Maç günü gelir ve Oktay ile Bartu formalarını değiştirir.  Galatasaray’ın efsanesi Metin Fenerbahçe, Fenerbahçe’nin efsanesi Can Bartu’ysa 10 dakika süreyle Galatasaray forması ile mücadele eder.

Bu tarihi jübileden hemen sonra bir Fransız futbol dergisi Metin Oktay ile röportaj yapar ve kendisine şu soruyu sorar:

‘Yaklaşık bir yıl önce, ezel, rakibiniz Fenerbahçe’ye ağları yırtan bir gol attınız, bu gol ile ilgili olarak ne düşünüyorsunuz?’ 

Metin OKTAY: ‘O gol bugün bile hatırlanıyorsa bu Fenerbahçe’nin büyüklüğünden dolayıdır.’ 

Parkede başlayıp, yeşil sahalara uzanan bu dostluğun benzeri 6 Kasım 2002’ ye gelindiğinde iki büyük takımın kulüp başkanları arasında yaşanır.

Rakibin gollerini alkışlayan ve dönemin Fenerbahçe başkanı Aziz YILDIRIM’ın elini sıkarak rebrik eden Özhan CANAYDIN,  camiası tarafından eleştirilmiş ama ‘’DÜNYA FAİR PLAY’’ konseyi tarafından ödüle layık görülmüştü.  Dünya Fair Play Konseyi rakibin gollerini alkışlayarak örnek davranışta bulunan Galatasaray Kulübünün Başkanı’nı ‘’KUTLAMA MEKTUBU’’na değer bulmuştu. 

2010 yılında Özhan CANAYDIN aramızdan ayrılırken Fenerbahçe camiası örnek bir davranış sergileyecekti.  Fenerbahçeli taraftarlar maraton tribününde ‘’MEKANIN CENNET OLSUN CENTİLMEN BAŞKAN’’, pankartı açarken futbolcularsa ‘’SAYIN ÖZHAN CANAYDIN’I SAYGIYLA ANIYORUZ’’ pankartıyla sahaya çıkarak ahde vefa göstereceklerdi.

Aradan geçen onca yıla rağmen spor sahalarında böyle güzel örnekleri görmek neredeyse imkansız hale geldi. Ta ki  Suudi Arabistan’da Galatasaray ve Fenerbahçe arasında oynanması planlanan Süper Kupa Finali’nde yaşanan olaylara kadar. Takımların Mustafa Kemal Atatürk’ü anan pankartlar ve formalarla çıkmak istemesi üzerine ev sahibi organizatörlerle yaşanan anlaşmazlık yüzünden maç iptal olurken, tüm futbol kulüpleri ve sporseverler tek yürek oldu.

Beşiktaş resmi sosyal medya hesaplarından ‘’Kapımız açık! Cumhuriyetimizin 100. Yılında oynanacak Süper Kupa finalini, uygun bir tarihte, Atamızın semtinde, dünyanın en güzel stadında oynamak üzere Atatürk sevdalılarını Türk bayraklarıyla Dolmabahçe’ye bekleriz. ’ diyerek iki büyük kulübe destek oldu.

Samsunspor da X hesabı üzerinden yaptığı paylaşımda Mustafa Kemal Atatürk ve Samsunspor logolu bir fotoğraf ile “Yurtta sulh, cihanda sulh. Ne mutlu Türk’üm diyene” ifadelerine yer verdi. Kayserispor, kulüp logosunun içine Atatürk resmi koyarken ‘Atam izindeyiz’ diye yazdı.

Hasılı; aradan geçen yıllar, futbol dünyasında yaşanan maddi kaygılar, sporcu profillerinin değişmesi sonucu edebi dostluk yerini, ezeli rekabete bıraktı. Halen devam eden bu rekabet ortamında, hangi renkten olursa olsun, en ufak acıda birleşmesini bilen bu renkler, belki de ebedi dostluğun asla bitmeyecek olmasındandır…

Instagram

Facebook

Bu makalede öne sürülen fikir ve yaklaşımlar tamamıyla yazarlarının özgün düşünceleridir ve Onedio’nun editöryal politikasını yansıtmayabilir. ©Onedio

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir