Neredeyse 20 yıl önce yayınlanan ‘Olasılıksız’ adlı kitabıyla Türkiye’de bir fenomene dönüşen Adam Fawer, yayımlanan ikinci romanı ‘Empati’yle de başarısını sürdürdü. Bu kitapların ardından ‘Oz’ adlı romanı yayımlandı. Okurları bir süredir yazarın yeni kitabını heyecan içinde bekliyorlardı. Sonunda beklenen haber geldi. Adam Fawer, ‘Mobius’ adlı yeni romanıyla okurlarının yeniden karşısına çıkıyor. Hem de en az ‘Olasılıksız’ kadar iddialı, zamanda yolculuk temasını merkezine alan bir romanla. Efsane geri döndü.
‘Mobius’, insanlara yaşamadıkları bir hayatı vaat ediyor. Zamanında yaptığımız istem dışı hataların üstesinden gelinip gelinemeyeceğini sorguluyor. Hayatımızı değiştiren küçük anların mucizelerine tanıklık etmemizi sağlıyor. Bunu yaparken birbirinden farklı güncel konulara temas etmekten de geri durmuyor. Yozlaşmış start-up dünyasının insanları nasıl bencilleştirdiğini yüzümüze çarpıyor. Kitabın yazarı Adam Fawer’ın da birçok farklı start-up şirketinde üst düzey tecrübelerinin olduğunu biliyoruz. Daima şirketlerin daha fazla büyümesinden başka derdi olmayan bu yapıların merkezinde bulunurken insanın sevdiklerine sahip çıkabilmesinin imkanlarını sorguluyor kitap. Hiper-kapitalist sistemde insanlar giderek, daha fazla yalnızca kendilerini düşünmek zorunda bırakılıyor. Mucitler, tasarımcılar ve bilim insanları ise yalnızca kâr getiren bu şirketlere muhtaç hale geliyor. Rowan karakteri de zamanda yolculuğun mucitlerinden birisi olmasına rağmen insanlığa ve topluma güzellik getirebilecek amaçlarından sapmak zorunda kalıyor. Ana karakterimiz Caleb, bu sistemin çarkları arasında eziliyor. Fakat her şeye rağmen yaptıklarını düzeltebilme arzusu onu harekete geçiriyor. Geleceğe varabiliyorsak neden geçmişe de varamayalım ki? Prensip olarak her ikisi de kuantum evreninde bizim anlamlandırmamızla ilgili değil mi? İşte bu sorulardan yola çıkıyor Fawer’ın yeni romanı.
Andy ve Rowan adlı şirket kurucularının birbiri arasındaki rekabet, aslında kapitalizmin özeti maiyetinde. Tek umursadıkları, şirkette ne kadar yetkileri olacakları. Bunun yanında büyümeye giden her yolu mübah görüyorlar. Caleb, bir süre öncesinde böyle düşünen ve yaşayan bir insanken aynı onlar gibiymiş. Zaman geçtikçe bu sistem sevdikleriyle arasına dev bir duvar örmüş.
Günümüz start-up dünyasında da belirli bir zaman geçtikten sonra sorgulamadan yalnızca başarıya odaklanan insanlar var. Neo-liberalizm onlara “yalnızca kendilerini yükseltmeyi ve kurtarmayı” öğütlüyor. Eğer dünyaya yarar getirmeyen bu sisteme bireysel karşı çıkışlar yaşanırsa o insanlar çeşitli mekanizmalar vasıtasıyla yaşadığımız dünyadan dışlanıyor. Bütün bu hırs ve rekabet dünyasının gölgesinde Caleb ailesini unutabiliyor. ‘Mobius’, elimizdekilerin kıymetini bilmeye zamanımızın kalmadığı bir dünyayı zaman makinesini icat ederek sembolize ediyor. Böylelikle gündelik hayatta kaybettiğimiz zamanı kurgu vesilesiyle bize geri kazandırmayı amaçlıyor. Zamandaki referans noktalarını kaybeden okurları geçmişe yolculuk etmelerinin her zamankinden daha kolay hale geldiğini farkına vardıran bir yazar Adam Fawer.
‘Mobius’, yazarın en iyi kitaplarından birisi. Fawer’ın belki de bu kadar başarılı bir yazar olabilmesinin ana nedeni yaşanan gerçekliklerdeki çirkinliklerden karakterlerini yalıtarak, onların kendi ütopyalarını yaratabilmelerine müsaade etmesidir.